19 Temmuz 2017

STEFAN ZWEIG: GÖMÜLÜ ŞAMDAN

Orijinal adı: Der Begrabene Leuchter
Yazar: Stefan Zweig
Çevirmen: Regaip Minareci
İlk yayınladığı sene: 1937

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları (5. Baslı 2017)
Sayfa sayısı: 110
ISBN: 9786053326168








Stefan Zweig'ın bu az bilinen eserine başladığımda, önceki Zweig deneyimlerime dayanarak, bir çırpıda, soluk soluğa okuyacağımı ve güzel bir edebiyat keyfi yaşarken, yepyeni şeyler öğreneceğimi biliyordum ve aynen de öyle oldu.

Yine tarihin söylence ile birbirine karışmış yaşantılarından yola çıkan bir eser "Gömülü Şamdan" ama çok büyük bir farkı var: yazarın Musevi kimliği çok öne çıkıyor burada. Aslında eserin yazıldığı tarihi, o dönem dünyayı kasıp kavuran ırkçılığı, Zweig'ı intihara sürükleyen boğucu ortamı düşündüğümüzde, aslında bu kitap, bir yandan da bir isyan çığlığı, bir manifesto ama tabii ki edebiyat ve tarihle yoğrulmuş bir manifesto.

Museviliğin kutsal şamdanı Menora'nın öyküsü var bu kitapta ama o öykünün etrafında esas ön plana çıkan, Musevilerin yüzyıllardır yaşadıklarının pek de dile gelmeyen bir yönü olan hisler... Ben kitabı okudukça, aslında bazı olaylara bakışım değişti... İsrail'in neden o toprakları işgal ettiğini tabii bilirdim de, neden halen bu konuda bu kadar sert, bu kadar katı, bu kadar tavize yanaşmaz olduğunu anladım örneğin... Neden Musevilerin bu kadar kapalı bir topluluk olduğunu, neden bulundukları ülkelerde çok önemli bir rol oynarken bu kadar geri planda kalma çabasında olduklarını anladım...

Stefan Zweig bu eserinde bir bilinmezle, ama umut dolu bir bilinmezle örülmüş bir son sunuyor okura. O umudu keşke içinde de muhafaza edebilseymiş, keşke insanlıktan ümidini kaybedip, yaşamına son vermeseymiş de, biz bugün çok daha fazla Zweig eseri okuyabilseymişiz... O zaman, gerçekten abartmıyorum, dünya daha güzel, daha farklı olabilirdi...

Bu kitabı (bunun lisan-ı münasibi yok maalesef), özellikle Musevilerden haz etmeyen kişilere tavsiye etmek istiyorum (evet, böyle insanlar var, bunu böyle açık açık okumak hoş olmayabilir ama var, biliyoruz). Çünkü, Musevi olmayana, Musevi olmanın nasıl bir his olduğunu ancak Zweig gibi usta bir kalem yaşatabilir insana ve belki o hissi deneyimlerlerse, bakış açıları değişir biraz ve Zweig'ın bu esere biçtiği umutlu son, o umudun gerçek yaşama yansımasıyla belki de başka bir anlamda gerçek olur....

Bu kitabı satın almak isterseniz burayı tıklayın





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder