31 Ağustos 2018

MAHİR ÜNSAL ERİŞ: OLDUĞU KADAR GÜZELDİK

Kitap adı: Olduğu Kadar Güzeldik
Yazar: Mahir Ünsal Eriş
İlk yayınladığı sene: 2013

Yayınevi: İletişim Yayınları (6. Baskı 2016)
Sayfa sayısı: 128
ISBN: 9789750511974










Bir hayat süresince okunabilecek kitap sayısının ortalama 900'ler civarında olduğunu öğrendim öğreneli, okuyacağım kitaplarda daha da seçici oldum ama bu da başta Türk Edebiyatı olmak üzere yazın dünyasının yeni nesil yazarlarını gözden kaçırma riski oluşturdu benim için... Allahtan ödüller var da, onlar sayesinde bir eleme yapabiliyoruz az çok isabetli bir şekilde...

1980 doğumlu Mahir Ünsal Eriş'le, "Olduğu Kadar Güzeldik" isimli öykü kitabıyla 2014 Sait Faik Hikaye Ödülü'nü kazanmamış olsa muhtemelen tanışamazdım. İyi ki de tanışmışım...

Öyküler, duygular açısından o kadar dengeliyor ki okuru... Bir öyküde umudu kaybetmişken, diğerinde kahkahalarla gülüyorsun, bir diğerinde heyecandan ellerin terliyor, ötekinde için sıkışıyor dertten, ızdıraptan... Ama hepsinde bir sıcaklık kavrıyor okuru, ya da en azından benim içimi kapladı güzel bir sıcaklık ilerledikçe satırlarda... 1990'lar, 2000'li yıllar dile gelse de öykülerde, bir özlem doluyor insanın içine... O kadar yakın bir geçmişe, o kadar yakın bir geçmişin insanlarına, o kadar yakın bir geçmişin yaşam şeklinde özlem duyar hale gelmiş olmak da içini acıtıyor aslında usul usul. Velhasıl, iyi geliyor bu öyküler insana...

Şu sıralar şöyle sessiz sakin bir kaçışa ihtiyacınız varsa, çok öneririm "Olduğu Kadar Güzeldik"i sizlere...

Bu kitabı satın almak isterseniz burayı tıklayınız

7 Ağustos 2018

SVETLANA ALEKSİYEVİÇ: İKİNCİ EL ZAMAN - KIZIL İNSANLAR

Kitap adı: İkinci El Zaman - Kızıl İnsanın Sonu
Orijinal adı: Время секонд хэнд
Yazar: Svetlana Aleksiyeviç
Çevirmen: Sabri Gürses
İlk yayınladığı sene: 2013

Yayınevi: Kafka Kitap (2. Baskı 2017)
Sayfa sayısı: 528
ISBN: 978-605-4820-38-2








Bugün önerdiğim kitap, ben yaşlarda olanların şahit olduğu bir tarihe ilişkin... Şahit olmak derken tabii, "duymaya, görmeye istekli olduklarımız kadarına şahit olduğumuz" diye özellikle belirtmemde fayda var...

Svetlana Aleksiyeviç, topu topu yayınlanmış 6 kitabı olan bir gazeteci... Ama buna rağmen 2015 senesinde Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü... Bu ödül kendisine, kendisinin yaratıcısı ve öncüsü olduğu yeni bir "janr" yarattığı için verildi... Bu yeni edebi tarzı ben kendimce, bir okur olarak şöyle ifade edebilirim: "gözle görülmesi zor ama o olmaksızın da ardındakilerin görülmesi imkansız bir tülle gerçekleri anlatmak"....

Bir tanesi hariç, Svetlana Aleksiyeviç'in tüm romanlarını okudum, hepsinden ama hepsinden çok etkilendim; okurken, okuduktan sonra, kendime gelemedim kolay kolay... Ama yine de onun eserlerini anlatmaya bu kitapla başlamak istiyorum... Kitabın adını da özellikle kullanmamaya gayret ediyorum çünkü sevmedim Türkçe çevirisini, İngilizce çevirisi (The Last of the Soviets) bana kitabın aktardıklarıyla çok daha uyumlu geliyor zira...

Ben yaştakiler Glasnost, Perestroika kavramlarını çok sık duyduk gençliğimizde... Güzel şeyleri ifade etti bize, özgürlüğü, baskının sonlanmasını... Televizyon ekranlarının başında SSCB denilen ülkenin sona erdiğini, yerine Rusya, Ukrayna, Gürcistan gibi ülkelerin kurulduğunu izledik, sonra da unuttuk gittik...

İşte o televizyon başında izlediklerimizi bizzat yaşayanlar, biz unuttuktan sonra unutma fırsatı olmayanlar seslerini duyuruyorlar bu kitapta... Çöküş ve sonrasının kahramanları, alkışçıları, fırsatçıları, kurbanları, izleyicileri, çaresiz bıraktırdıkları, sonsuz güce kavuşturdukları... Hepsi bu kitapta... Birbirlerine düşman olanlar, birbirlerine muhtaç olanlar, kimsesiz kalanlar, farklı görüştekiler, aynı görüştekiler... Hepsinin tek ortak noktası, travma boyutunu aşmış, "psikolojik tsunami" diyerek ifade etmeye çalışacağım bir değişimin figüranları olmaları....

Bu kitap, bu kitapta gözyaşlarına dönüşen değişim, bir okur olarak sizin bile bildiklerinizi, bildiğinizi sandıklarınızı, doğrularınızı, yanlışlarınızı, inanışlarınızı, hepsini derinden sarsacak ve hatta değiştirecek kadar güçlü... Ve en emin olduğunuz toplumsal geleceğin bile, doğal afet gibi unsurlardan bağımsız, bir pamuk ipliğine bağlı olduğunun korkutucu tokadını yüzünüze akşedecek kadar korkutucu....

Mutlaka okuyun derim, mutlaka... Evet, karanlıklara sürükleneceksiniz... belki zaman zaman insana olan inancınızı yitireceksiniz kitabın satırlarında... Ama yanı başımızda, bu kadar iç içe olduğumuz bir coğrafyada yaşananları anlamak en azından birey olarak boyun borcumuz bence....

Bu kitabı satın almak isterseniz burayı tıklayınız