27 Şubat 2015

İVAN ALEKSANDROVİÇ GONÇAROV: OBLOMOV

Kitap adı: Oblomov
Orijinal adı: Oblomov
Yazar: İvan Aleksandroviç Gonçarov
Çevirmen: Sabahattin Eyüboğlu & Erol Güney
İlk yayınladığı sene: 1859

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları (12. Baskı-2013)
Sayfa sayısı: 619
ISBN: 978-975-458-719-7






Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi ile ilk olarak 1945 senesinde Türkçe'ye çevrilen Oblomov 619 sayfalık cüssesiyle kitaplığımda uzun süredir okunmayı bekliyordu... "Oblomovluk yapma" deyimini duyup da bu kitabı merak etmeyen olmadığı gibi, ben de okumak için fırsat kolluyor ama çok uzun olduğunu düşünüp bir türlü başlamayı göze alamıyordum... Ne gaflet.... Elime aldığım gün, kitabın içine gömüldüm: kâh gülümseyerek, kâh gözlerim yaşlı, kimi zaman da derin derin düşüncelere dalarak sayfaları arasında unutulmaz bir seyahata çıktım....

19. yüzyıl Rus edebiyatında derin bir iz bırakmış olan Gonçarov,  bu eserinde dönemin Rus asilzadelerinin yaşamını ve ekonomik yapısını eleştiriyor ve ortaya çok güçlü bir hiciv çıkıyor... Ama tıpkı tüm güçlü edebiyat eserlerinde olduğu gibi, Oblomov da tarihinin ve döneminin sınırlarının çok dışında, insanlığın her dönemine hitap eden bir dünyanın kapılarını aralıyor okuruna...

Romanın baş kahramanı İlya İlyiç Oblomov, bir asilzadedir... Çiftliğinden gelen parayla yaşamını idame ettiren, hiçbir iş yapmayan, sürekli neler yapacağının hayalini kurup, bir türlü o hayal için adım atamayan.... Ama okur asla onu satıhta bir tanımlamayla "aylak", "işsiz güçsüz" diye yaftalayamaz kolay kolay çünkü yazar, Oblomov'u Oblomovluk yapmaya itenleri, içinden geçenleri sürekli okura hatırlatır, anlatır ve Oblomov'u sever okur: içindeki temizliği, saflığı sever, kendindeki "bilinçli pasifliği" bulur İlya İlyiç'te ve hatta İlya İlyiç'e müteşekkir olur: küçük Oblomovluklar yapsa da, onun kadar pasif, onun kadar vazgeçmiş olmadığını keşfeder zira ve şükreder...  Senancour'un "Obermann"ındaki kibirli, şımarık, sürekli birşeyler isteyen aylak asilzadesinden çok farklıdır Gonçarov'un Oblomov'u.... O sadece gerçek hayat ile başa çıkmak için yaratılmamıştır, hepsi bu....

Romanda Oblomov baş kahramanımız olsa da, onun çevresindeki insanlar, Alman kökenli arkadaşı Ştolts, tıpkı efendisi gibi gerçek hayata hazır ol(a)mayan hizmetçisi Zahar, aydınlanan Rus kadının temsilcisi Olga, yaşamını başkalarına adamış, mutluluğu basit detaylarda bulan kadınların temsilcisi Agafya da romanın ayrılmaz bir parçasıdırlar... her biri yaşamımıza giren çıkan, sokakta karşılaştığımız, apartmanda alt katta oturan komşu kadar gerçek, güncel ve kanlı canlıdır....

Oblomov, eğer edebiyat meraklısı iseniz, bir "olmazsa olmaz".... Sizi yavaş yavaş hipnotize eden, gözünüzün önünde şırıl şırıl akan bir dere kadar dingin olduğunu sanarken, bittiğinde, okyanusun derinliklerinde bir vurgun yemişsinizcesine sizi etkileyen bir eser....

Bu kitabı satın almak isterseniz bu linki tıklayınız

6 Şubat 2015

J.D. SALİNGER: FRANNY VE ZOOEY

Kitap adı: Franny ve Zooey
Orijinal adı: Franny and Zooey
Yazar: J. D. Salinger
Çevirmen: Ömer Madra
İlk yayınladığı sene: 1961

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları (13. Baskı-2014)
Sayfa sayısı: 151
ISBN: 978-975-363-120-0








Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabıyla tanıştığım J.D. Salinger'i tanımaya Franny ve Zooey ile devam ettim bu sene. 

The New Yorker dergisinin 1955 Ocak sayısında yayınlanan Franny ve aynı derginin 1957 Mayıs sayısında yayınlanan Zooey isimli hikayeler 1961 senesinde kitap haline gelmiş ve 1961-1962 yıllarında tam 25 hafta boyunca en çok satanlar listesinin bir numarasında yer almış...

Kitabın en çok satanlar listesine girmiş olması çok ilginç aslında: ya o zamanlar "en çok satanlar" tanımı başkaymış, ya da dönemin okurları, kitapseverleri farklı bir profile sahipmiş... Çünkü Franny ve Zooey zor okunan, zor derken, okurun çaba göstererek okuması gereken bir kitap...

Bende sinematografik bir izlenim bırakan bir kitap oldu: okurken kendimi bir tiyatro sahnesi ya da beyazperdeye yansıyan bir film izlermiş gibi hissettim bu kitabın sayfalarında ilerlerken. Hatta öyle ki, sanki tüm algılarım sonuna kadar açıkmış gibi, kahramanın saçını kulağına arkasına alırken çıkan o belli belirsiz sesi, kahramanın derin derin nefes alırken, bıraktığı nefesin enseme değen sıcaklığını, kahramanın içtiği puronun saatler sonra bile koltuk kumaşlarına sinen ağır kokusunu hissettim, duydum okurken.... 

Birbirine bağlı iki öyküden oluşan kitap, kalabalık Glass ailesinin iki çocuğunu anlatıyor. Derin karakter tahlilleri din felsefesi ile içiçe girmiş bir şekilde, dönemin toplumsal değerlerinden oluşan bir çerçeve içinde kitabı kaplıyor... Spesifik bir olay, spesifik bir durum, spesifik bir sonuç yok bu eserde.... Günlük hayatın içine kafasını bir uzatmış, sonra da birden geri çekmiş bir devin gördükleri, duydukları gibi bir anlamda ama bir anlamda da bir deneme gibi fikir ve düşünce dünyasında adım adım ilerleyen....

Kısacası ilginç, etkileyici ve düşündürücü bir eser Franny ve Zooey... Uğraş vererek okumayı sevenler için birebir....

Bu kitabı satın almak isterseniz bu linki tıklayınız